Boşanma Avukatı İstanbul İstanbul’da boşanma davalarıyla ilgilenen bir avukat olarak, müvekkillerimizden en sık duyduğumuz yanılgılardan biri şudur: “Eşim beni aldattı, bu yüzden tüm mallar bana kalmalı.” Bu düşünce, duygusal olarak son derece anlaşılır olsa da, Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre hukuki gerçeklik farklıdır. Kural olarak, evlilik birliğinin sona ermesindeki kusur, yasal mal rejimi olan “edinilmiş…
Boşanma Avukatı İstanbul
İstanbul’da boşanma davalarıyla ilgilenen bir avukat olarak, müvekkillerimizden en sık duyduğumuz yanılgılardan biri şudur: “Eşim beni aldattı, bu yüzden tüm mallar bana kalmalı.” Bu düşünce, duygusal olarak son derece anlaşılır olsa da, Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre hukuki gerçeklik farklıdır.
Kural olarak, evlilik birliğinin sona ermesindeki kusur, yasal mal rejimi olan “edinilmiş mallara katılma” hesabını (yani %50-%50 paylaşımı) doğrudan etkilemez.
Peki, bu durumda eşin kusurlu olmasının, örneğin sadakatsiz davranmasının veya şiddet uygulamasının hiçbir hukuki karşılığı yok mu? Elbette var. Ancak bu karşılık, mal paylaşımı üzerinden değil, Manevi Tazminat (ve bazı durumlarda Maddi Tazminat) üzerinden alınır.
Bu makalede, bir Boşanma Avukatı İstanbul rehberliğinde, “yıpranma payı” olarak bilinen manevi tazminatın ne olduğunu ve hangi özel durumda kusurun mal paylaşımını da etkileyebileceğini (TMK 236/2 istisnası) açıklayacağız.
Boşanma sürecinin getirdiği ağır duygusal yük, stres, aşağılanma veya aldatılmanın verdiği acı, halk arasında “yıpranma payı” olarak adlandırılır. Hukukumuzdaki tam karşılığı TMK 174/2 maddesinde düzenlenen Manevi Tazminat‘tır.
Kanun, boşanmaya yol açan olaylar sebebiyle “kişilik hakları saldırıya uğrayan” tarafın, kusurlu olan diğer eşten uygun bir miktar manevi tazminat talep edebileceğini belirtir.
Bu tazminatı alabilmek otomatik değildir. Bir Boşanma Avukatı İstanbul‘daki davanızda şu iki şartın birlikte varlığını ispatlamalıdır:
Kişilik hakkı ihlali; onur, şeref, saygınlık veya beden bütünlüğüne yönelik ağır saldırılar gerektirir.
Yargıtay’ın manevi tazminata hükmedilmesine neden olan başlıca eylemler şunlardır:
Makalenin başında, kusurun kural olarak mal paylaşımını (%50-%50) etkilemediğini söylemiştik. Ancak, kanun koyucu iki ağır durum için çok kritik bir istisna tanımıştır:
TMK Madde 236/2: Boşanmanın “zina” veya “hayata kast” (öldürmeye teşebbüs) nedeniyle gerçekleşmesi durumunda, hâkim, kusurlu eşin “artık değer” (yani mal paylaşımından alacağı pay) üzerindeki payını, hakkaniyete uygun olarak azaltabilir veya tamamen kaldırabilir.
Bu, şu anlama gelir: Eğer eşiniz sizi sadece aldattıysa (güven sarsıcı davranış), bu durum mal paylaşımını etkilemez, sadece manevi tazminat (TMK 174/2) almanızı sağlar. Ancak eşinizin bu eylemi “zina” (cinsel birliktelik) olarak hukuken ispatlanırsa, bu durumda SADECE manevi tazminat almakla kalmaz, aynı zamanda TMK 236/2 sayesinde mal paylaşımından alacağı payın (%50) azaltılmasını veya sıfırlanmasını da talep edebilirsiniz.
Bu sebeple, zina iddiasının hukuka uygun delillerle (otel kaydı, tanık beyanı vb.) net bir şekilde ispatlanması, davanın mali seyrini tamamen değiştirebilir.
Görüldüğü üzere, “evlilikte yıpranma payı” basit bir talep değildir; kusur oranları, kişilik hakkı ihlalleri ve TMK 236/2 gibi teknik istisnalara dayanan karmaşık bir hukuki süreçtir.
Delillerin toplanması, özellikle “casus yazılım” veya “ses kaydı” gibi hukuka aykırı delil tuzağına düşülmemesi ve iddiaların doğru temellendirilmesi hayati önem taşır. İstanbul gibi büyük bir metropolde, adli süreçlerin yoğunluğu içinde usul hatası yapmak veya bu kritik istisnaları bilmemek, telafisi zor hak kayıplarına yol açabilir.
Manevi yıpranmanızın hukuki karşılığını tam olarak alabilmek ve mal paylaşımında hak ettiğiniz korumayı sağlamak için, süreçlerinizi mutlaka uzman bir Boşanma Avukatı İstanbul kadrosuyla yönetmenizi tavsiye ederiz.
Reklam & İşbirliği: [email protected]